Çalışkan arımız Ahmet Şerif İzgören, bu kitabında bir petek bala harikalar sığdırıyor. Kanatları olmayan minik bir arı, hayal gücünün uçsuz bucaksız ovalarında uçuyor, eksiklik sanılan şeylerin gerçek yüzünü fazlasıyla ceplerimize dolduruyor. Yeniliklere doğru kanat çırpan kovanı ve baldan tatlı arılarıyla Kanatsız Arı Mu, geceyi aydınlatan ateş böcekleri gibi ışıl ışıl…
Hayatın renkli gökyüzünde süzülmek için kanatlara ihtiyacımız var mı?
Neşeli vızıltıların eksik olmadığı kovan o gün çok sessizdi. Bir mektup almıştı arılar. Mektuba göre, kanatları olmayan işçi arı kovandan gönderilecekti. Bu, çok sevdikleri, gülümseyişine bayıldıkları arkadaşları Mu’ya veda edecekleri anlamına geliyordu. Ama Kraliçe’yi ikna edebilirlerdi. Mu onlarla yaşamalıydı çünkü kovan için şahane fikirleri, harika şarkıları vardı. Yapacakları, yüzünü aydınlığa dönmüş bir papatya kadar görülmeye değerdi.
Böylece soluğu Kraliçe’nin huzurunda aldılar. Yine de bal gibi biliyorlardı: Kara Vezir peşlerini bırakmayacaktı.